Oltu’nun Başlıca Kültür ve Turizm Değerleri
Oltu Kalesi
Kalenin hangi tarihte yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak konum ve mimarisinden hareketle, M.Ö. III. yüzyılda Urartular döneminde yapıldığı, sonraki devirlerde tamir ve ilâvelerle takviye edildiği anlaşılmaktadır. Dış kale tamamen yıkılmış, günümüze yalnız iç kale gelebilmiştir. Kale içindeki burç üzerinde; bir kilise temeli, bir mescit alanı, bir türbe ve yıkık duvarlar mevcuttur.
Oltu Cağ Kebabı
Keçi veya kuzu etinden yapılan bir çeşit kebaptır. Önceden terbiye edilmiş etin yatık bir şişe geçirilip odun ateşi üzerinde pişirilmesiyle hazırlanır. Cağ adı verilen şişler kullanılarak servis yapıldığından bu adı almıştır. Günümüzde Türkiye’nin birçok yerinde yapılıp tüketilmektedir.
Hazırlanan parça etler, bu malzemeye eklenen soğan, reyhan, tuz ve karabiber gibi baharatlar ile birlikte iyice yoğrulur. Daha lezzetli olması istenirse hazırlanan et 24 saat serin ortamda veya buzdolabında dinlendirilir. Bu süre sonunda cağ kebabı pişirilmeye başlanabilir. Et yatık biçimde odun ateşinin kızgın közüne 10–15 cm yüksekte pişirilir ve döner bıçağı ile birer porsiyon kesilip cağ üzerinde ızgaraya konulur. Burada biraz daha pişirilir. Yanında soğan, domates ve sivri biber ve tandır ekmeği veya lavaş ile birlikte servis edilir.
Oltu taşı
Oltu Taşı kıymetli bir maden taşı olup, sadece Oltu ve çevresinde çıkarılmaktadır. 3213 sayılı Maden Kanunu gereğince, kıymetli taşlar arasında olduğunun tescili yapılmıştır. Çıkarılması zor, rezervi az, fakat işlenmesi kolaydır. Oltu’nun sembolü niteliğinde olup yüzlerce ailenin ekmek teknesidir. Bitki fosillerinden anlaşıldığına göre, ağaçların reçinesi ile kil ve linyitin karışımından teşekkül ettiği tahmin edilmektedir. Genellikle Oltu’nun kuzey doğusundaki mahallelerden çıkarılmaktadır. Madenin çıkarıldığı ocaklara ulaşım oldukça zordur. Kazma, kürek, murç ve çekiç gibi ilkel aletlerle çalışılır. Açılan ocakların çapı 70-80 cm. civarındadır. Oltu Taşı cevheri, üç-beş cm kalınlığında, kaybolan, yani kırılmış damarlar halindedir. Maden rezervinin az ve çıkarılmasının güçlüğü, Oltu Taşı’nın değerini daha da arttırmaktadır.
Aslanpaşa Camii
Oltu Çayı kenarında yer alan Aslanpaşa Camii, 1664 yılında Çıldır Atabeklerinden Kars Muhafızı Arslan Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Aslanpaşa Camii bir külliye bünyesinde planlanmış ancak doğudaki medrese hücreleri dışında külliyelerin diğer unsurları yıkılmıştır. Kesme taştan inşa edilen Camii, üç gözlü son cemaat yeri ve tek kubbe ile örtülü bir ibadet alanından oluşmaktadır. Yer yer süsleme unsurlarıyla zenginleştirilen Camii, plan ve mimarisiyle Erzurum’daki Lala Mustafa Paşa ve Gürcükapı Camiilerine benzemekte olup, Osmanlı mimarî sanatındaki tek kubbeli camilerin Doğu Anadolu’daki en güzel örneklerinden birisidir. 2007-2008 yıllarında Camii ve Külliyesi, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Rus Kilisesi
Eski eser kitabesine göre, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında, Rusların Oltu’yu işgal ettiği dönemde yaptırılmıştır. Haç planlı bir kilisedir.
Kaynak: Oltu Kaymakamlığı
Yorumlar kapalı.